Evren YALÇIN
yalcin_evren@hotmail.com
KAYNAYAN KATRAN!
16/05/2011 Türk Milleti olarak uzun zamandır bekliyoruz şeker olacak mı? diye ama olmuyor meretler. Kuzey Afrika’nın karışması, ardından Suriye’deki etki, bu zat-ı muhtemel(!)leri heyecanlandırmış, istedikçe istiyorlar. Kısır siyasetin merkezinde bulunan fikir soysuzlarının peydahladığı piç evlatlar büyüdüler de ağa babalarını tehdit eder oldular. Cesarete bak! Fitne tohumlarının yeşerdiği ve her bir çiçeğinin ayrı ayrı tohum vermeye başladığı şu dönemde geri dönüşü çok zor olacak bir yol ayrımının köşesine gelmiş bulunmaktayız. Hollywood’un film setlerinde çekilen bu “isyan” filmi en iyi senaryo dalında Oscar alınca, küresel düzen filmin ikincisine “açılım” adını vererek United States of America yönetmenliğindeki yeni filmini vizyona sürdü. Senaryosu “pentagon” adlı küresel şirket tarafından yazılan filmin başrol oyuncusu “hükümet”, en iyi oyuncu dalında Oscar alırken, en iyi yardımcı oyuncu dalında ise ipi “BDP” kod adlı oyuncu topluluğu göğüsledi. Yapılan Oscar töreninde “hükümet”, ödülünü alırken yapmış olduğu konuşmada, filmin rejisörü “Fethi Gülen”’e teşekkürü bir borç bildiğini söyleyerek “diyaloğ”umuzu arttıralım temennisinde bulundu ve böylece “ÖZERK KUVVETLER” adlı yeni projede de birlikte çalışabilecekleri konusunda “yeşil” ışık yaktı. Gerçeklik payı olan bu yazar düzmecesi senaryoyu bir tarafa bırakarak reel süreci değerlendirdiğimiz takdirde, Kürtlerin öncüsü olduğunu iddia eden feodal derebeyleri, Ülkemizi, hükümetimizi ve milletimizi Kuzey Afrika’da ve Suriye’de çıkan karışıklıklara benzer bir isyan hareketi ile tehdit etmeye başladılar. Bu derebeylerinin, hammaddesi odundan olan kalemleri ise “daha fazla kan akmasını kimse istemez, şartlarımızı kabul edin” kabilinden cümleler ile cesaret arttırmaya başladılar. Bir de bunlara alkış tutan bukalemun kılıklı liberal sirkelerimiz de kiralık köşelerinden, değişmek lazım, masaya oturup konuşmak lazım diye ahkam kesmeye başladılar. Bir zamanlar parka giyen, son dönemde ihrama girip, umreye giden bu yazarlar takımı, bu aralar “Kürtçü!” dükkânının kürklerini giymeye başladılar. Bu kadar çok değişmeleri kendilerinde de rahatsızlık yaratmış olacak ki minareye, yırtık kılıflarını hazırlamışlar. Sadece ölüler aynı halde kalırlar “ hayat tekâmülden ibarettir” prensibini benimsemişler. Bu insanlara Atsız’ın cevabı ile iştirak edelim. “tekâmül aynı çizgi üzerinde olur. Elma çekirdeği tekâmül ederken elma ağacı olur. Ancak tekâmül eden bir kabağın elma ağacı olduğu tecrübe edilmemiştir. Kendi çevresini aşan tekâmüle, tekâmül değil soysuzlaşma denir”. Herhalde soysuzlar neden soysuz olduklarını anlamışlardır. İnsan şaşırırsa “karısına; hala diye seslenirmiş” hesabı… Arkasına dönüp baktıklarında zekâsını bir türlü göremeyen, gerinin de geri zekâlısı şaşkın insanlar, hangi ırkı tehdit ettiklerinin farkında bile değiller. Kore için bile savaşmaktan çekinmeyen bu millet, herhalde kendi ülkesi için yerkürenin sınırlarını değiştirir bilgisi, embesiller tarafından bile idrak edilmiştir… Velhasıl kelam bu katran daha ne kadar kaynayacak bilemiyoruz ama kaynayan siyasi parazitlerin şeker olmayacağını da biliyoruz. Bu sebeple kendi işimize bakmak zorundayız. İşimiz ise Büyük Turan İdeali’dir. Devletin yönetim politikası Türk Milliyetçiliğine, Türk’ün çıkarlarına göre hazırlanmadığı sürece rakip boksörlerin attığı bu yumruklara sadece gard alabiliriz. Maç uzadıkça ya sayıyla kaybederiz ya da nakavt oluruz. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyet’i olarak gard almak yerine yumrukları savurmaya başlamanın tam zamanıdır. Sınırlarımız ile problemi olanlara “madem sınırlarımızda problem var, sınırlarımızı büyütelim o zaman” iletisini göndermekten çekinmemeliyiz. Türk dünyasının kırptığı göze, projeksiyon cihazları ile ışık çakarak Turan idealini şaha kaldırmak boynumuzun borcu olmalıdır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |